Slow Food

SAĞLIKLI, TEMİZ VE ADİL BİR HAYAT İÇİN BESLENME:  SLOW FOOD

 

Slow Food ilk olarak 1980’lerde bölgesel gelenekleri, iyi yemekleri, gastronomik zevkleri ve yavaş bir yaşam temposunu savunmak amacıyla Carlo Petrini ve bir grup aktivist tarafından İtalya’da kurulmuştur. Yirmi yılı aşkın bir geçmişe sahip olan bu hareket, beslenme, gezegenimiz, insanlar, siyaset ve kültür arasındaki güçlü bağlantıları tanıyan kapsamlı bir gıda yaklaşımını benimsemek için geliştirilmiştir. 

SLOW FOOD AMACI NEDİR?

Slow Food, yerel yemek kültürlerinin, alışkanlıklarının ve geleneklerinin kaybolmasını önlemek, son dönemde alışkanlık haline gelen hızlı yaşamın yükselişine karşı koymak, insanların yedikleri yiyeceklerin nasıl üretildiğine, nereden geldiğine ve yemek tercihlerinin nasıl etkilediğine karşı azalan ilgileriyle mücadele etmek için kurulmuş küresel bir taban örgütüdür.

Slow food hareketi, gıda sektöründe hızla büyüyen fast food beslenme tarzına kalıcı bir değişiklik yaratmaya çalışılıyor. Fast Food akımının son dönemde kendini çok iyi benimsetmesiyle birlikte günlük yaşantımızda çok normal karşılamaya başladık. Fakat düşündüğümüz zaman Fast Food yiyeceklerin sağlığa ve çevreye zararlı yönleri göz ardı edemeyeceğimiz kadar fazla. Sağlığa zararlarını birçok kez duyduk fakat bir hamburgerin çevreye nasıl bir zararı olabilir sorusunu duyar gibiyim. 1 adet hamburger köftesi için 2500 litre su tüketiliyor. Günümüz şartlarını göz önüne aldığımızda kuraklık açısından dünyamızın risk altında olduğunu biliyoruz. Tam da bu noktada yeni bir akım olan  SLOW FOOD hareketi başlatılmış. Slow Food,  adından da tahmin edebileceğimiz gibi Fast Food akımına karşı bir düşünce yapısına sahiptir. Fast Food nasıl hızlı, tek tip, fabrikalaşmış ve zincir restoranlar üzerine kurulu bir beslenme biçimini destekliyorsa Slow Food ise tam tersi olarak geleneksel yeme biçimlerini, yerel ürün kullanımını ve yerel ürün ekosistemini korumayı amaçlayan bir harekettir. Bu akımın sembolü ise salyangozdur. Bunun sebebi, yavaş hareket eden ve sürekli yemek yiyerek ilerleyen salyangozun beklenen mesafeden daha fazlasını gidebiliyor olmasıdır. 

Slow food hareketi kuruluş amacını; herkes için iyi, temiz ve adil gıda yoluyla dünyayı değiştirmeleri için bireylere ve topluluklara ilham vermek olarak açıklanıyor.

 

PEKİ YA SLOW FOOD BİZE TAM OLARAK NE ANLATMAK İSTİYOR?  

İYİ, TEMİZ ve ADİL.  Bu sıfatlar Slow Food’un geliştirmek için altını çizdiği üç temel değerdir. Bu temel değerlere dayanarak kısaca Slow Food’un ürünlerde iyi, temiz ve adil niteliklerin aranması ve sürekliliğinin devam etmesi olduğunu söyleyebiliriz. Bu durumda bu akımın tarladan sofraya, üretimden dağıtıma tüm aşamaları göz önünde bulundurarak daha iyi bir gelecek yaratmak için, herkesin iyi, temiz ve adil gıda hakkını da desteklediğini söyleyebiliriz. 

İYİ GIDA, sadece duyusal özellikleriyle değil yerel ve kültürel bağlarıyla da ayırt edilen yemeği tanımlarken;

TEMİZ GIDA olarak bahsedilen temel değer üretimin sürdürülebilir ve çevreye saygılı bir şekilde olması gerektiğini savunur. Kaynakların verimli kullanılması, tüketim dâhil işleme zinciri, ekosistemleri ve biyolojik çeşitliliği, hayvan ve tüketicilerin sağlığını destekleme ve koruma ihtiyacı ve sürdürülebilir tüketimi de savunur.

ADİL GIDA ise yine üretim aşamasından tüketim aşamasına kadar her basamakta adaletin gözetilmesini, üreticinin, işçinin, ticari kuruluşların ve tüketicinin haklarına saygılı çalışma koşullarının yaratılması gerektiğini, sadece ekonomik açıdan değil sosyal, kültürel farklılar ve dayanışma yardımlaşma açısından da yeterli özenin gösterilmesini gerektiğini söyler. 

Hâlihazırda alışılmış, doğaya, insan ve hayvan sağlığına zararlı uygulamalar yerine bu bahsettiğimiz temel değerleri kılavuz alarak kendimiz için sürdürülebilir bir yaşam elde edebiliriz. Bu kapsamda Slow Food akımını destekleyen tüm dünyadan kuruluşlar, dernekler ve benzeri topluluklar bazı kampanyalarla halkın dikkatini bu fikre çekmiştir. 

Slow Fish

Slow fish, denizlerdeki biyoçeşitliliğin önemi ve sürdürülebilirliğini ilke edinen bir Slow Food kampanyasıdır. Denizlerde ekosistemi korumak için çeşitli girişimler girişimlere öncülük eden bir programdır. Balıkçılar, şefler, akademisyenler, biyologlar ve Slow Fish kampanyasını destekleyen gönüllülerden oluşan bir topluluğun ortak bilgileri kampanyaya öncülük etmektedir. Bu kampanya azalan balık stoğu, nesli tükenmekte olan deniz canlıları ve hatta su kaynaklarının durumu gibi sucul ekosistemin ‘sağlığı’ üzerinde durmaktadır. Slow Fish kampanyasının bir çok ülkede uygulanmaya başlamasıyla birlikte Türkiye’de de ilk olarak 2013 yılında Slow Fish etkinlikleri düzenlenmiştir. Etkinlikte sürdürülebilir bir geleceğe vurgu yapan çeşitli paneller, filmler ve sunumlara yer verilmiştir. Slow Food akımının İyi, Temiz, Adil Gıda değerleri çerçevesinde Greenpeace aracılığıyla Türkiye’de “ Küçük balık yoksa büyük balık da yok!” sloganıyla düzenlenen kampanyada tüm balıkçıları ve tüketicileri hazırlanan balık boyları ve balıkların yasal avlanma boyları hakkında bilgilendirmiştir. 

 

Slow Cheese  

Dünya üzerinde 2000 den fazla farklı peynir türü olduğu bilinmektedir. Her peynirin kendine özgü tadı, rengi vardır ancak en önemli fark endüstriyel olarak üretilen peynirler ile zanaat peynirleri olarak adlandırılan ev yapımı türündeki peynirler arasındadır. Endüstriyel peynirlerde süte katılan starter kültür çeşitliliği sağlarken, zanaat peynirlerinde çeşitliliğin temel nedeni çiğ süt, hayvan ırkları, hayvanın yetiştiği alan gibi doğal koşullardır. Slow Food doğallığı ve sürdürülebilirliği savunan bir kuruluştur. Bundandır ki hayvancılığa değer katmak, hayvanların doğal ortamlarında yaşayabildiği bir çiftçilik anlayışı ve endüstriyel kültürler kullanmadan peynir üretimini desteklemek gibi amaçları vardır. Doğal peynir üretimini savunmak için yapılan bu kampanyanın en önemli etkinliği 2019 yılında İtalya’nın Piyamento kasabasında yapılan ‘Cheese’ etkinliğidir. Bu etkinlikte yüzlerce çeşit doğal peynir tüketiciler tarafından tadılmış, çobanlar ve pazarlamacılar bir araya gelmiştir. Slow Cheese kampanyasının 4. etkinliği 7-10 Nisan 2022 tarihlerinde Bodrum’da düzenlenmiştir. Etkinlikte söyleşilerin yanı sıra çocuklarla peynir yapım atölyesi de kurulmuştur. 

Slow Fish ve Slow Cheese‘e benzer Slow Food akımı değerleriyle daha iyi, adil ve temiz gıdaya ulaşabilmek için planlanmış Slow Wine, Slow Village, Slow Meat, Bees gibi birçok kampanya daha vardır.