Anksiyete son dönemlerde sıklıkla karşılaştığımız bir sorun olup yedi kişiden birinde görülen ciddi bir sendromdur. Anksiyete bozukluğu, sürekli kaygı, endişe ve sinirlilikle karakterize olup travma sonrası stres bozukluğu, sosyal fobi ve panik bozukluğu biçiminde kendini gösterir.
Anksiyete ile depresyon birbirine paralel giden hastalıklar olup depresyonda olan kişilerin de yaklaşık yarısı bu durumu yaşamaktadır. Anksiyete bozukluğunun gelişimi karmaşık bir süreçtir.
KAYGIDA BESLENME
Ortaya çıkan bilimsel kanıtlar, dengeli olmayan ve sağlıksız yiyecekler içeren bir diyetin (enerji, doymuş yağ ve sodyum açısından yüksek ve besin değeri düşük işlenmiş gıdalar içeren diyet) anksiyete bozukluğu geliştirme riskini artırmasıyla bağlantılı olduğunu göstermektedir. Çalışmalar diyet kalitesinin artırılmasının ruh hali ve refah duygusunu iyileştirmeye yardımcı olabileceğini göstermiştir.
Anksiyete bozuklukları için faydalı olabilecek spesifik besin öğeleri arasında folat, vitamin B12 ve kolin gibi vitaminler; magnezyum ve çinko gibi mineraller; Omega-3 yağlı asitler; amino asit triptofan (serotoninin öncüsü); ve vitamin E, C, karotenoidler ve flavonoid polifenolikler gibi antioksidanlar bulunmaktadır. Anksiyetesi olan kişiler güne yumurta, hindi, soya peyniri, baklagiller, somon, fındık gibi yağlı tohumlar, peynir ve süt gibi zengin triptofan kaynakları ile başlayabilirler. Bu yiyecekler ayrıca tokluğun artmasına yardımcı olur. Haftada en az üç porsiyon yağlı balık (somon, sardalya, ton balığı, alabalık, uskumru) tüketmek, beyin sağlığı için hayati önem taşıyan uzun zincirli omega-3 yağ asidinin, günlük önerilen miktarının alınmasına yardımcı olacaktır.
Gün boyunca düzenli ve sık sık küçük besleyici öğünler yemek, mide bulantısını engeller ve iştah kontrolüne yardımcı olur. Bu tip beslenme kan şekeri seviyelerini sabit tutarak ruh halini dengelemeye de yardımcı olur. Bu durumun tam tersi düzensiz yemek yeme ise aşırı yemeyi tetikleyebilir ve aşırı vücut ağırlığına neden olabilir.
Her öğünde düşük glisemik indeksli (GI) karbonhidratların seçilmesi, günlük aktiviteleri güçlendirmeye ve kan şekeri seviyelerini sabit tutmaya yardımcı olur. Şekerli işlenmiş yiyecekler ve içecekler yüksek GI gıdalardır. Yüksek GI sahip besinler özellikle aç karnına yenildiğinde vücutta hızla emilirler ve anksiyete semptomlarına katkıda bulunabilecek glikoz yükselmeleri ve düşüşleri oluştururlar. Bu sebepten yüksek GI besinler tercih edilmemelidir.
Kafein alımına ve miktarına özen gösterilmelidir. Çay yüksek oranda antioksidanlar içerir, ancak aynı zamanda kafein de bulundurur. Günde 500 mg’dan fazla kafein tüketmek, artan anksiyete riski ile ilişkilidir. Kafein, 3–7 saatlik uzun bir yarı ömre sahiptir ve öğleden sonra veya akşam tüketilirse uykusuzluğa katkıda bulunabilir. Bu yüzden kafein alımı kontrollü bir şekilde yapılmalıdır.
Sonuç olarak sağlıklı bir diyetin ruh hali üzerindeki olumlu etkisi gün geçtikçe daha da önem kazanmaktadır. Siz de diyetinizde yaptığınız yanlışları ortadan kaldırıp, stresli olduğunuz dönemlerde beslenmenizde yapacağınız sağlıklı uygulamalar ile daha mutlu, daha huzurlu, daha sakin ve daha sağlıklı hissedebilirsiniz. Huzurlu, mutlu günler…